Suriye, 2023 yılına damgasını vuran doğal afetlerden biriyle daha karşı karşıya kaldı. Ülkenin çeşitli bölgelerinde hissedilen 4,3 büyüklüğündeki deprem, vatandaşlarda endişe ve paniğe neden oldu. Depremin ardından, yerel yönetimler ve arama kurtarma ekipleri olay yerine intikal ederek hasar tespit çalışmalarına başladı. Ancak bu deprem, sadece fiziksel yapıları değil, aynı zamanda ruh halini de etkiledi. Özellikle son yıllarda yaşanan siyasi ve sosyal huzursuzluklar göz önüne alındığında, bu tür doğal afetlerin etkisi daha da derinleşiyor.
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı'na (AFAD) göre, depremin merkezi Suriye’nin kuzey bölgesiydi. Başkent Şam'dan yaklaşık 100 kilometre uzaklıkta bulunan bu bölge, son yıllarda pek çok zorlukla karşılaşmıştı. Savaşın getirdiği yıkımın yanı sıra, altyapı eksiklikleri ve insani krizler de yaşanmakta. Depremin ardından yapılan ilk değerlendirmelere göre, etkilediği şehirler arasında Halep, İdlib ve Lazkiye de bulunuyor. Bu şehirlerde vatandaşlar, sarsıntı anında başta sokaklara dökülerek, güvenli bir yer arayışına girdi. İlk belirlemelere göre, can kaybı yaşanmazken, bazı binalarda küçük çaplı hasarların meydana geldiği bildirildi.
Depremle ilgili görüşlerini bildiren uzmanlar, Suriye’nin jeolojik yapısının bu tür doğal afetlere yatkın olduğunu belirtiyor. Ülke, birçok fay hattının kesişim noktasında yer alıyor. Bu nedenle, depremlerin sıklığını ve büyüklüğünü artıran kritik bir faktör haline geliyor. Ayrıca, iç savaşın etkisiyle zayıflayan bina yapıları, deprem anında ciddi riskler taşıyor. Uzmanlar, depremin ardından yaşanan bu tür olayların, ülkenin genel güvenlik durumunu daha da kötüleştirebileceği konusunda uyarılarda bulundu. Her bir sarsıntı, halkın psikolojik olarak yıpranmasına sebep oluyor ve bu durum, sosyal dayanışma alanında da boşluklar yaratıyor.
Birçok Suriye vatandaşı, olası bir deprem sonrası ne yapmaları gerektiği konusunda endişelerini dile getirdi. Birçoğu, güvenli bölgelerin işlek olmasından dolayı, acil durum tedbirleri hakkında eğitimlerin artırılması gerektiğini savunuyor. Sadece fiziksel yapıların değil, gelecekte bu tür doğal afetlere karşı hazırlıkların da artırılması gerektiği düşünülüyor. Bununla birlikte, uluslararası yardım kuruluşlarının devreye girmesi ve destek vermesi, Suriye halkı için kritik bir öncelik haline gelmiş durumda. Ülke, bu tür afetten daha fazla etkilenmemek için bir dizi önlem almayı planlıyor.
Sonuç olarak, Suriye’nin 4.3 büyüklüğündeki depremi, hem fiziksel hem de psikolojik açıdan halkı olumsuz etkiledi. Uzmanların değerlendirmeleri, depremin yalnızca mevcut sorunları derinleştirmekle kalmayıp, aynı zamanda halkın dayanışma gücünü, psikolojik dayanıklılığını da test ettiğini gösteriyor. Bu tür doğal afetlerin önlenemediğini kabul etmekle birlikte, Suriye’nin gelecekte daha hazırlıklı olabilmesi için tüm tarafların iş birliği yapması gerektiği bir gerçek. Sığınmacılar, zor durumda olan aileler ve çeşitli insani yardım kuruluşlarının birlikte hareket etmesi, Suriye’nin bu ve benzeri doğal afetlere karşı daha güçlü bir duruş sergilemesine yardımcı olabilir.